KENDİNE İNANMAK
KENDİNE İNANMAK
İnanmak… Ne güçlü bir kelimedir. Kökeni güvenmekten gelir. Neye inanırsan, sen O’sun artık. Bir tohum gibi düşer içine inanç; yeşerirse seni dönüştürür, çiçek açarsa hayatını renklendirir
01.05.2025
KENDİNE İNANMAK
İnanmak… Ne güçlü bir kelimedir. Kökeni güvenmekten gelir. Neye inanırsan, sen O’sun artık. Bir tohum gibi düşer içine inanç; yeşerirse seni dönüştürür, çiçek açarsa hayatını renklendirir.
Evet, gerçekten de neye inanırsak, ona dönüşürüz. Kendimizi bir tavuğa benzetir ve buna yürekten inanırsak, insan olduğumuzu unutur, tavuk gibi yaşamaya başlarız. Nitekim bir hikâyede de böyle anlatılır:
Bir insan kendini tavuk sanır. Tavuk gibi yemlenir; tavuk gibi korkar, tavuk gibi yaşar. Ta ki bir psikolog onu bu inançtan kurtarana kadar… İşte insan zihni böylesine güçlüdür; neye inanırsa, onunla şekillenir.
Kendimize inanmadıkça yaşamın rengini göremeyiz. Kendini yetersiz gören bir insan, içinde ne cevherler taşısa da o cevheri ortaya çıkaramaz. Çünkü bir insan, kendi ışığını ancak kendisi yakabilir. Işığını yakabilmek için de inancın en saf haliyle kendine dönmesi gerekir.
İnsanın içindeki inanç, bir çiçek gibidir; önce sulanmalı, beslenmeli ve sonra kök salmalıdır. Tıpkı susuz bir toprağın çorak kalması ve üzerinde bitki yeşermemesi gibi, inançsız bir kalp de kendini gerçekleştiremez. Fakat bir kez inançla sulanırsa, o kurak çölünde bile çiçekler açar, umudu cesaretine döner. Yolda yürümeye devam eder.
Yolda yürümeye devam ederken, gittiği bu yolda düşebilir. Fakat düşse bile hemen yeniden ayağa kalkar. Onu yeniden ayakları üzerine kaldıran tek şey, kendine olan inancı, içsel ışığıdır.
Hasan Amca’nın öyküsü buna güzel bir örnektir. Hasan Amca, fakirliğin içinde doğmuş, hiçbir maddi imkânı olmadan büyümüş bir çocukken, içindeki sese kulak vermiş, hayatını değiştirecek önemli bir karar almıştır. Okuyacak, çalışacak ve başarılı olacaktır. Günler, aylar ve yıllarca hiç pes etmemiş; her adımında inancını taşımış, her başarısında inancının ve azminin hakkını vermiştir. Eğer Hasan Amca kendine inanmasaydı, yürüdüğü yolda sabır ve azim göstermeseydi, şimdi bir bisküvi fabrikasının sahibi olabilir miydi?
O, önce kendine inandı; sonra hayat da ona inandı. Tüm imkânlar ona seferber olup onu zirvelere taşıdı.
İşte bizler de Hasan Amca ve buna benzer nice hayat hikâyesinin varlığından esinlenerek yüreğimizdeki inancı diri tutmalıyız. Düşüncelerimize önem verip bize hizmet etmeyenleri bırakmalı, bizi ileri götürecek olanları alıp beslemeliyiz. Ancak o takdirde inançlarımız diri kalacaktır.
Gençlik ya da kendine inanan yaş almış insanlar, bugünün inançlarıyla hayatlarını yeniden şekillendirebilirlerse; kendine inanan, egosu düşük, özgüveni ve özdeğeri yüksek, mutlu ve huzurlu bireyler ve toplumlar inşa edilecektir.
Hz. Mevlânâ’nın dediği gibi:
Kardeşim sen düşünceden ibaretsin,
Geriye kalan et ve kemiksin,
Gül düşünürsen gülistan olursun,
Diken düşünürsen dikenlik olursun…
Sevgilerimle…
---
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.