Hadi Önal
Köşe Yazarı
Hadi Önal
 

TÜRKÇE BİZİM SES BAYRAĞIMIZDIR

Toplumları millet yapan unsurların başında şüphesiz ki dil gelir. Düşüncelerin varlığı ve devamı, kültürlerin gelecek kuşaklara aktarımı dil vasıtası ile gerçekleşir. Bir milletin dili ne kadar güçlü, ne kadar zengin olursa o milleti meydana getiren fertlerin olayları kavramadaki üstünlüğü; fikir, duygu ve hayal dünyasının derinliği de o ölçüde zengin ve güçlü olur. Peki, Türkçe güçlü müdür? Gelin onu bize kendisi ile tanışma imkânı bulduğum dünyanın en büyük dil bilimcisi olarak gösterilen ve 35 dil bilen Johan Vandewalle söylesin. Ne diyor Vandewalle: “Türkçenin en hayran olduğum yanı yapısı. Matematik dil yapısı beni büyülüyor. Satranç gibi, kuralları az ve istisnasız, ama imkânları sınırsız. Hâlbuki batı dillerinde kuralların uygulanabilirliğinin her zaman bir sınırı vardır.” Turan Dil Ailesi gruplandırmasını yapan Ünlü Alman filolog Friedrich Max Müller ne diyor; “Bir Türkçe grameri okumak bile gerçek bir zevktir. Kiplerdeki hünerli tarz, bütün çekimlerde hâkim olan kıyasilik, şekillerde baştanbaşa görülen bir saydamlık, dilde pırıldayan insan zekâsının bu harikalı kudretini duyanları hayrete düşürmekten geri kalmaz... Bu öyle bir gramerdir ki, bir billur kovan içinde bal peteklerinin oluşunu nasıl seyredebilirsek onda da düşüncenin iç oluşlarını öylece seyredebiliriz.” Oryantalist Jean Deny Türkçe için;“İnsan bu dilin yüce bir bilim akademisi müzakerelerinden çıkmış olduğu zannına düşmüş olabilir.”, diyor 2015 yılında aramızdan ayrılan dünyanın tanıdığı Türk bilim insanı Oktay Sinanoğlu ise Türkçe için; "Dilimizi inceleyen pek çok dil bilimci, yüksek perdeden seslendirmese de bilim yapmaya en uygun dilin Türkçe olduğunun farkındadır. Çünkü matematiğe en çok benzeyen dil, bilim yapmaya en uygun dildir. Bu da Türkçedir.", diyor. Örnekleri çoğaltabiliriz. Peki, Türk siyasetçi, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin meclis grup başkan vekili Mahir Ünal ne diyor? “Tarihteki en sert kültürel devrim Türkiye’de yaşanmıştır. Mesela Fransız Devrimi her şeyi yıkmıştır ama lügate yani dile dokunmamıştır. Yine en sert devrimlerden bir tanesi MAO’nun Çin’de yaptığı kültürel devrimdir ve o da dile dokunmamıştır. Ama maalesef bir kültür devrimi olarak Cumhuriyet, bizim lügatimizi, alfabemizi, dilimizi, hâsılı bütün düşünmemizi yok etmiştir." Güler misiniz, ağlar mısınız? Şimdi bu muhtereme dil ile alfabe farkını nasıl anlatmalı bilmem ki… Yahu kardeşim, dil başka alfabe başkadır! Alfabenin olmadığı zamanlarda da insanların bir dili vardı ve insanlar o dilleri sayesinde iletişim kuruyorlardı. İngilizler, Almanlar, Fransızlar, Belçikalılar Latin harflerini kullanıyorlar; ama dilleri; İngilizce, Almanca, Fransızca, Flemenkçe’dir. Yani bu milletlerin alfabeleri Latince diye Latince gazete çıkarmıyor, yazmıyor ve konuşmuyorlar. 1928’den önce bizim de dergilerimiz, gazetelerimiz Arap harfleri ile basılıyordu; ama Türkçeydi. Kısacası Alfabe ayrı dil ayrıdır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde 1 Kasım 1928 tarihinde gerçekleştirilen “Harf İnkılâbı” ile dilimiz değil, yazı dilinde dilin aracı olan harfler değiştirilmiştir. Kaldı ki esas alınan Latin harfleri dilimizi ve anlatım gücümüzü tam olarak ifade etmediği için diğer dillerde bulunmayan ş,ı,ğ,ç gibi harfler de ilave edilerek yeni bir alfabe oluşturulmuştur. Amaç, Arapça ve Farsça ağırlıklı, ağır ağdalı, anlaşılması güç bir karmaşa dilden, dilimizi kurtarmak Türkçemize doğal mecrası içerisinde işlerlik ve işlevlik kazandırmaktır. Yapılan budur ve doğrudur. Bugün yeryüzünde iki yüz elli milyon insanın ortak dili olan Türkçemiz, maddi ve manevi her alanda yeni gelişmelere, yeni kavram ve buluşlara kolaylıkla cevap verecek bir yapı ve özelliğe sahiptir. Yeter ki milli ruh ve milli duygulardan nasibini almış sade vatandaştan ilim adamına kadar herkes dilimizin kullanılmasına ve gelişmesine özen göstersin. Türkçe, dünyanın en kadim yazı dillerinden biridir. Onunla gönüller de fethedilir bilimin ve sanatın zirvesine de çıkılır. Ali Şir Nevai’den Kaşgarlı Mahmut’a; Karamanoğlu Mehmet Bey’den Türkçenin müstakil bir dil olarak varlığını koruyup sürdürmesi için Türk Dil Kurumunu kuran Atatürk’e kadar Türkçemizin gelişmesine katkıda bulunan her kişiye bu millet şükran borçludur. Ne demişti Türk düşünür Cemil Meriç; “kamus, namustur”. Gönlü Türkçe sevgisi ile dolu olanlar, üniversitelerimiz, devletimizin yetkili kurum ve kuruluşları; güzel Türkçemize sahip çıktıkları onun hak ettiği yeri alması için çaba gösterdikleri sürece Türkçemiz iki binli yıllarda dünyanın en güçlü dilleri arasında yerini alacaktır. “Türkçe bizim ses bayrağımızdır. Bayrağımıza gösterdiğimiz saygıyı, Türkçemize dilimize de göstermek mecburiyetindeyiz.”  
Ekleme Tarihi: 06 Kasım 2022 - Pazar

TÜRKÇE BİZİM SES BAYRAĞIMIZDIR

Toplumları millet yapan unsurların başında şüphesiz ki dil gelir. Düşüncelerin varlığı ve devamı, kültürlerin gelecek kuşaklara aktarımı dil vasıtası ile gerçekleşir. Bir milletin dili ne kadar güçlü, ne kadar zengin olursa o milleti meydana getiren fertlerin olayları kavramadaki üstünlüğü; fikir, duygu ve hayal dünyasının derinliği de o ölçüde zengin ve güçlü olur.

Peki, Türkçe güçlü müdür? Gelin onu bize kendisi ile tanışma imkânı bulduğum dünyanın en büyük dil bilimcisi olarak gösterilen ve 35 dil bilen Johan Vandewalle söylesin. Ne diyor Vandewalle: “Türkçenin en hayran olduğum yanı yapısı. Matematik dil yapısı beni büyülüyor. Satranç gibi, kuralları az ve istisnasız, ama imkânları sınırsız. Hâlbuki batı dillerinde kuralların uygulanabilirliğinin her zaman bir sınırı vardır.”

Turan Dil Ailesi gruplandırmasını yapan Ünlü Alman filolog Friedrich Max Müller ne diyor; “Bir Türkçe grameri okumak bile gerçek bir zevktir. Kiplerdeki hünerli tarz, bütün çekimlerde hâkim olan kıyasilik, şekillerde baştanbaşa görülen bir saydamlık, dilde pırıldayan insan zekâsının bu harikalı kudretini duyanları hayrete düşürmekten geri kalmaz... Bu öyle bir gramerdir ki, bir billur kovan içinde bal peteklerinin oluşunu nasıl seyredebilirsek onda da düşüncenin iç oluşlarını öylece seyredebiliriz.”

Oryantalist Jean Deny Türkçe için;“İnsan bu dilin yüce bir bilim akademisi müzakerelerinden çıkmış olduğu zannına düşmüş olabilir.”, diyor

2015 yılında aramızdan ayrılan dünyanın tanıdığı Türk bilim insanı Oktay Sinanoğlu ise Türkçe için; "Dilimizi inceleyen pek çok dil bilimci, yüksek perdeden seslendirmese de bilim yapmaya en uygun dilin Türkçe olduğunun farkındadır. Çünkü matematiğe en çok benzeyen dil, bilim yapmaya en uygun dildir. Bu da Türkçedir.", diyor. Örnekleri çoğaltabiliriz.

Peki, Türk siyasetçi, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin meclis grup başkan vekili Mahir Ünal ne diyor? “Tarihteki en sert kültürel devrim Türkiye’de yaşanmıştır. Mesela Fransız Devrimi her şeyi yıkmıştır ama lügate yani dile dokunmamıştır. Yine en sert devrimlerden bir tanesi MAO’nun Çin’de yaptığı kültürel devrimdir ve o da dile dokunmamıştır. Ama maalesef bir kültür devrimi olarak Cumhuriyet, bizim lügatimizi, alfabemizi, dilimizi, hâsılı bütün düşünmemizi yok etmiştir."

Güler misiniz, ağlar mısınız?

Şimdi bu muhtereme dil ile alfabe farkını nasıl anlatmalı bilmem ki… Yahu kardeşim, dil başka alfabe başkadır! Alfabenin olmadığı zamanlarda da insanların bir dili vardı ve insanlar o dilleri sayesinde iletişim kuruyorlardı. İngilizler, Almanlar, Fransızlar, Belçikalılar Latin harflerini kullanıyorlar; ama dilleri; İngilizce, Almanca, Fransızca, Flemenkçe’dir. Yani bu milletlerin alfabeleri Latince diye Latince gazete çıkarmıyor, yazmıyor ve konuşmuyorlar. 1928’den önce bizim de dergilerimiz, gazetelerimiz Arap harfleri ile basılıyordu; ama Türkçeydi. Kısacası Alfabe ayrı dil ayrıdır.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde 1 Kasım 1928 tarihinde gerçekleştirilen “Harf İnkılâbı” ile dilimiz değil, yazı dilinde dilin aracı olan harfler değiştirilmiştir. Kaldı ki esas alınan Latin harfleri dilimizi ve anlatım gücümüzü tam olarak ifade etmediği için diğer dillerde bulunmayan ş,ı,ğ,ç gibi harfler de ilave edilerek yeni bir alfabe oluşturulmuştur. Amaç, Arapça ve Farsça ağırlıklı, ağır ağdalı, anlaşılması güç bir karmaşa dilden, dilimizi

kurtarmak Türkçemize doğal mecrası içerisinde işlerlik ve işlevlik kazandırmaktır. Yapılan budur ve doğrudur.

Bugün yeryüzünde iki yüz elli milyon insanın ortak dili olan Türkçemiz, maddi ve manevi her alanda yeni gelişmelere, yeni kavram ve buluşlara kolaylıkla cevap verecek bir yapı ve özelliğe sahiptir. Yeter ki milli ruh ve milli duygulardan nasibini almış sade vatandaştan ilim adamına kadar herkes dilimizin kullanılmasına ve gelişmesine özen göstersin.

Türkçe, dünyanın en kadim yazı dillerinden biridir. Onunla gönüller de fethedilir bilimin ve sanatın zirvesine de çıkılır. Ali Şir Nevai’den Kaşgarlı Mahmut’a; Karamanoğlu Mehmet Bey’den Türkçenin müstakil bir dil olarak varlığını koruyup sürdürmesi için Türk Dil Kurumunu kuran Atatürk’e kadar Türkçemizin gelişmesine katkıda bulunan her kişiye bu millet şükran borçludur. Ne demişti Türk düşünür Cemil Meriç; “kamus, namustur”. Gönlü Türkçe sevgisi ile dolu olanlar, üniversitelerimiz, devletimizin yetkili kurum ve kuruluşları; güzel Türkçemize sahip çıktıkları onun hak ettiği yeri alması için çaba gösterdikleri sürece Türkçemiz iki binli yıllarda dünyanın en güçlü dilleri arasında yerini alacaktır. “Türkçe bizim ses bayrağımızdır. Bayrağımıza gösterdiğimiz saygıyı, Türkçemize dilimize de göstermek mecburiyetindeyiz.”

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve burdurilkadim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.