Hadi Önal
Köşe Yazarı
Hadi Önal
 

YÜREĞİMİN PUSULASI

    İnsanım ben, insan… Umutlarım var güne, geleceğe dair. “Umutların nedir?”, diye sorarsanız bana, göğe açılan ellerin duasında saklı özgürlük derim- ki nefes gibidir özgürlük. Bir çocuğun kahkahasında barışı, bir annenin gözyaşında adaleti, bir dost selamında hoşgörüyü ararım. Bilirim ki terazisi sarsıldığında adaletin; güven şemsiyesinden yoksun kalır toplum. Bilirim ki kavga yorar bünyeyi. Bilirim ki yürekten yüreğe köprüler hoşgörüyle kurulur ve insan, hoşgörüyle huzur bulur, mutlu olur.  İnsanı insan yapan, sadece aklı değildir elbet. Merhameti, vicdanı, eğilmeden, bükülmeden duruşudur. Rütbesi kalbinde, niyeti gözlerinde saklıdır insanın. Asildir insan: Eli yetime, yoksula, kimsesize, kadre uğrayana, yalnız kalana uzadıkça… Cesurdur insan, doğru bildiğinden sapmadıkça…   Dostlarımı sayarken düşünmeden baş tacı görürüm kitabı. Çünkü o, suskun zamanların sesidir. Yolun ışığı, yalnızlığın arkadaşı, düşüncenin kanatlarıdır.  Zarafettir beni yücelten… Bir cümlede saklı tebessümdür incelik… Saygıdır, söze başlamadan önceki duam.   Liyakat, baş tacımdır. Liyakati, hak değil; hakkın ta kendisi görürüm. Taç, akılda değilse neye yarar başta duranı? O nedenledir ki sevgiyi de saygıyı da kıymet bilmekle taçlandırırım.   Kadirbilirlik, geçmişin elinin bugüne uzanmasıdır. Ahde vefa ve saygı, yüreğimin mihenk taşlarıdır. İnsanı anlamak, sadece gözle değil, yürekle mümkündür. Kendime her döndüğümde, kalbimin aynasına bakarım. Olayları, olanları, durumları vicdanımla ölçer, değerlendirir; aklımı vicdanımla eşitlerim. Netlik ararım dudakların gülüşünde… Samimiyeti her şeyin üstünde tutarım. İçten gelen bir tebessüme bel bağlayışım ondandır.   “Nedir dayanağın?” diye sorarsanız bana: “Bilgidir güven dağım, inançtır ilk ve son durağım, dürüstlüktür sarsılmaz temelim”, derim. Dürüstlüğü yüzünü saklamayan bir ayna gibi görürüm. Doğruluk, eğilmeden yürüyebilmektir. Sabır ise suskunluğun asil adıdır.  Elbette tiksinti duyduklarım da var: Çekememezlikten, kıskançlıktan, küfürden uzak dururum. Çünkü insan ruhunu kemiren bu üç zehirdir bu üçü. Küfür: Kalbi uyuşturup körelttiği gibi dili de kirletir. Dedikodu, şüphesiz yürek kirinin dile yansımasıdır  Sevmem tembelliği; çünkü tembellik insanı içten çürütür. Hayatı erteleyen her düşünceye mesafeliyim. Tembelliği hayallerin cenazesi olarak görürüm.  İtirazım var kibre, burnu yukarı bakanlara… Nefret ederim kin tutandan, düşmanlıktan, düşman bakışlardan. Allah’tan tevazu dilerim ve bilirim ki en sağlam dua, kibirden arınmış olanıdır. İsyanım, cehalete; çünkü karanlıklar, aslında hiçbir şey bilmeyen; ancak çok şey bildiğini zannedenlerle büyür.   Rehberim sevgidir benim. Yunusça sevgi… Yolum, Ahmet Yesevi’nin yoludur. Hacı Bektaş-ı Veli gibi incinmekten ve incitmekten korkarım. Yönüm, insana; istikametim, insanlığa. Mevlâna gibi dönmek isterim insanın etrafında. Yüreğim; yaradılıştan getirdiğim: acımayla, şefkatle, merhametle çarpar. Tevazudur, Allah’tan en büyük dileğim. Kalp kırmanın vebalini taşıyamaz yüreğim. Bir kul hakkından korkarım bir de nefsimin tuzaklarından.   Çekinmem zulmeden makamdan, korkmam gücünü kendi çıkarı için kullanan koltuktan… Doğru olanı her durumda, her yerde, her şartta söylerim. Çekinirim ahtan; bilirim ki kırılan her gönlün feryadı, beddua olur, kul hakkı olur yükselir arşa.   Nefretim; icazete, biate, kula kulluğa… İnancım Allah’a! İnsana yaratılmışları en şereflisi olma özelliği kazandıran akladır güvenim. Akıl varken niye kiraya verelim ki onu?  İnsan; düşündükçe büyür, sevdikçe güzelleşir, anladıkça derinleşir. Bilir ve inanırım ki bir insan neyi özlerse, neyi isterse yürekten; onunla tamamlanır. Neyi ararsa, orada saklıdır kimliği. Yine bilirim ki “insan değerleri kadar insandır.”   Gelin, içimizde doğuştan getirdiğimiz anamızın sütü gibi ak olan o en temiz sesi büyütelim, çoğaltalım, derim. Yol kısa, yük ağır; ama kalbiyle yürüyenler asla “ah keşke”, diyerek pişman olmazlar.     Hadi Önal /4 Haziran 2025/ Elazığ   
Ekleme Tarihi: 07 Haziran 2025 -Cumartesi

YÜREĞİMİN PUSULASI

 

 

İnsanım ben, insan… Umutlarım var güne, geleceğe dair. “Umutların nedir?”, diye sorarsanız bana, göğe açılan ellerin duasında saklı özgürlük derim- ki nefes gibidir özgürlük. Bir çocuğun kahkahasında barışı, bir annenin gözyaşında adaleti, bir dost selamında hoşgörüyü ararım. Bilirim ki terazisi sarsıldığında adaletin; güven şemsiyesinden yoksun kalır toplum. Bilirim ki kavga yorar bünyeyi. Bilirim ki yürekten yüreğe köprüler hoşgörüyle kurulur ve insan, hoşgörüyle huzur bulur, mutlu olur. 

İnsanı insan yapan, sadece aklı değildir elbet. Merhameti, vicdanı, eğilmeden, bükülmeden duruşudur. Rütbesi kalbinde, niyeti gözlerinde saklıdır insanın. Asildir insan: Eli yetime, yoksula, kimsesize, kadre uğrayana, yalnız kalana uzadıkça… Cesurdur insan, doğru bildiğinden sapmadıkça…  

Dostlarımı sayarken düşünmeden baş tacı görürüm kitabı. Çünkü o, suskun zamanların sesidir. Yolun ışığı, yalnızlığın arkadaşı, düşüncenin kanatlarıdır. 

Zarafettir beni yücelten… Bir cümlede saklı tebessümdür incelik… Saygıdır, söze başlamadan önceki duam.  

Liyakat, baş tacımdır. Liyakati, hak değil; hakkın ta kendisi görürüm. Taç, akılda değilse neye yarar başta duranı? O nedenledir ki sevgiyi de saygıyı da kıymet bilmekle taçlandırırım. 

 Kadirbilirlik, geçmişin elinin bugüne uzanmasıdır. Ahde vefa ve saygı, yüreğimin mihenk taşlarıdır. İnsanı anlamak, sadece gözle değil, yürekle mümkündür. Kendime her döndüğümde, kalbimin aynasına bakarım. Olayları, olanları, durumları vicdanımla ölçer, değerlendirir; aklımı vicdanımla eşitlerim. Netlik ararım dudakların gülüşünde… Samimiyeti her şeyin üstünde tutarım. İçten gelen bir tebessüme bel bağlayışım ondandır. 

 “Nedir dayanağın?” diye sorarsanız bana: “Bilgidir güven dağım, inançtır ilk ve son durağım, dürüstlüktür sarsılmaz temelim”, derim. Dürüstlüğü yüzünü saklamayan bir ayna gibi görürüm. Doğruluk, eğilmeden yürüyebilmektir. Sabır ise suskunluğun asil adıdır. 

Elbette tiksinti duyduklarım da var: Çekememezlikten, kıskançlıktan, küfürden uzak dururum. Çünkü insan ruhunu kemiren bu üç zehirdir bu üçü. Küfür: Kalbi uyuşturup körelttiği gibi dili de kirletir. Dedikodu, şüphesiz yürek kirinin dile yansımasıdır 

Sevmem tembelliği; çünkü tembellik insanı içten çürütür. Hayatı erteleyen her düşünceye mesafeliyim. Tembelliği hayallerin cenazesi olarak görürüm. 

İtirazım var kibre, burnu yukarı bakanlara… Nefret ederim kin tutandan, düşmanlıktan, düşman bakışlardan. Allah’tan tevazu dilerim ve bilirim ki en sağlam dua, kibirden arınmış olanıdır. İsyanım, cehalete; çünkü karanlıklar, aslında hiçbir şey bilmeyen; ancak çok şey bildiğini zannedenlerle büyür.  

Rehberim sevgidir benim. Yunusça sevgi… Yolum, Ahmet Yesevi’nin yoludur. Hacı Bektaş-ı Veli gibi incinmekten ve incitmekten korkarım. Yönüm, insana; istikametim, insanlığa. Mevlâna gibi dönmek isterim insanın etrafında. Yüreğim; yaradılıştan getirdiğim: acımayla, şefkatle, merhametle çarpar. Tevazudur, Allah’tan en büyük dileğim. Kalp kırmanın vebalini taşıyamaz yüreğim. Bir kul hakkından korkarım bir de nefsimin tuzaklarından.  

Çekinmem zulmeden makamdan, korkmam gücünü kendi çıkarı için kullanan koltuktan… Doğru olanı her durumda, her yerde, her şartta söylerim. Çekinirim ahtan; bilirim ki kırılan her gönlün feryadı, beddua olur, kul hakkı olur yükselir arşa.  

Nefretim; icazete, biate, kula kulluğa… İnancım Allah’a! İnsana yaratılmışları en şereflisi olma özelliği kazandıran akladır güvenim. Akıl varken niye kiraya verelim ki onu? 

İnsan; düşündükçe büyür, sevdikçe güzelleşir, anladıkça derinleşir. Bilir ve inanırım ki bir insan neyi özlerse, neyi isterse yürekten; onunla tamamlanır. Neyi ararsa, orada saklıdır kimliği. Yine bilirim ki “insan değerleri kadar insandır.”  

Gelin, içimizde doğuştan getirdiğimiz anamızın sütü gibi ak olan o en temiz sesi büyütelim, çoğaltalım, derim. Yol kısa, yük ağır; ama kalbiyle yürüyenler asla “ah keşke”, diyerek pişman olmazlar.  

 

Hadi Önal /4 Haziran 2025/ Elazığ 

 

Yazıya ifade bırak !
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.