ÖĞRENMENIN AYDINLIĞI
Öğrenme, doğum ile başlayarak kendinde varolanı yok etmeden yeni bir duruma geçebilmektir. İnsanın her hangi bir konu hakkında bilmediğini kabul ederek üstesinden gelmek için uğraş vererek irade göstermesidir.Ölüme dek devam eder ve sınırı da yoktur.
Bazı durumlarda keyif içinde alınan, kendimizi yenileyen öğedir. Bir sonra ki adımda da davranışlar da değişiklik yaparak; tarihsel süreçte ise hüzünlü bir aydınlığı anlatır öğrenmek. Merakla bağlantılıdır. Anlamayı getirerek nice gerçeklerin gün yüzüne çıkışıdır öğrenmek...
İnsanın öğrenmesini sağlayan etkenler? Algı,girişim,deneme,tekrar,dinleme,keşif,problem çözümü. Bilebilme, yapabilmenin adıdır öğrenme. Deneyimlerin ışığında hayata bakabilmektir. Tarihte yaşanan acıları bir kez daha yaşamamak adına öğrendiklerimiz önemlidir. Bu başarılmazsa toplumun geleceği güvenle inşa edilemez. Değişmenin ve değiştirmenin gereği; yaşama anlam katmanın özüdür öğrenmek.
Bunun içindir ki; gazete, kitabın önemi büyüktür. Ruhumuzun zenginleşmesi adına. Ataol Behramoğlu'da "Yaşadıklarımdan Öğrendigim Bir şey Var" şiiriyle ögrenmenin önemini dizilerine şu şekilde taşımaktadır:
Yaşadıklarımdan ögrendigim bir şey var.
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçegi.
Eğer insan , "her şeyi ben bilirim" diyorsa kendi önüne engel koymuş demektir. Her konuyu bildiğini sanıyorsa kendini öğrenmeye kapatmıştır. Her şeyi bildiğini idda eden aslında hiç bir konu hakkında bilgisi olmayandır!Her konuyu bildiğini idda edende öğrenemez; kendisini geliştiremez. Hem de bu şekilde davrandığı için ona öğretecek kişiyi de bulamaz.
Çok bildiğini idda etme insana burnun ucunu da göstermez. Kişisel bunalımlarla ve istikrarsızlıklarla karşı karşıya bırakır. "En bilge kişi bilmediğini bilen kişidir" sözünde olduğu gibi. Öğrenmeye açık olan insan herkesten öğrenecekleri olduğuna inandır. Ögrendiklerini de paylaşır. İnsan, öğrendikce kendini geliştirir. Bilgi sahibi olur. Bilgi bir güçtür. Bu güç insana yaşamında kolaylık sağlayarak insanı diri tutar.
KARNE ZAMANI
Karne, öğrencilerin notlarını gösteren bir çizelgedir. Öğrenciler ve öğretmenler içinde tatilin başlangıcıdır.Her karne zamanı gelince notları iyi olanlarda sevinç zayıf olanlarda üzüntü olur. Çocuklardan beklenen güzel bir karne getirmeleridir. Bunun aksi olduğunda verilen tepki katı bir tutumsa çocuk notlarını değiştirebilmekte ve bunalımlara girebilmektir. Hatta eve gitmemeyi göze alanlar da bulunmaktadır.
Zayıf olan karne çocukta kendini yetersiz hissetme derslerden uzaklaşma gibi davranışları da ortaya çıkarabilecektir. Karne ögrencilerin kabusu haline gelebilmektir. Bu açıdan çocuğun geleceğinde belirleyici tek ölçüt karne değildir. Başarı kadar başarısızlığın da hayat gerçeği olduğu hatırlanmalıdır.
Buradan hareketle bir karne fıkrasını anımsarsak : Afacan, yıl sonu karnesini babasına uzatır. Karneyi inceleyen baba: "Ben hayatımda bu kadar berbat bir karne görmedim," diye kükrer. "Nedir bu böyle, ha? Bütün notlar zayıf." "Bilmem, baba..." diye yanıtlar, Afacan. "O karneyi sandığın içinde buldum ve üstünde de senin adın yazıyor."
Notları kötü olduğu için çocuğun yargılanması cezalandırılması notları iyi olan kişilerle karşılaştırılması yanlış davranışlardır. Çocuğun notları iyi de olabilir kötü de ilk verilen tepkinin onların sevildiği yönde olmasında fayda vardır. Onlara hiç bir baskı yapmayarak onları kazanmaya çalışmalıdır.
Eğitim yılının kış ve yaz tatilleri korku ve kaygının günlerine dönüşmemelidir. Karnenin kötü olması yüzünden çocuklar tatilden mahrum bırakılmak yerine; Onların yeteneklerine ilgi alanlarına değer verilmeli ve desteklenmelidir. Bir de bakılması gereken diğer nokta hangi davranışları kazandı ve neleri öğrendigine bakılmasıdır.Sevgiyle beraber başarıya yürüyen öğrenmenin mutluluğunu yaşayan; insana değer veren anlayışı benimsemektir.