Batum: 2012`te kesin kriz çıkar
DİĞER
(İHA) - İhlas Haber Ajansı |
21.07.2012 - 00:00, Güncelleme:
17.02.2023 - 08:17 5607+ kez okundu.
Batum: 2012`te kesin kriz çıkar
Anayasa Uzlaşma Komisyonu üyesi CHP’li Batum’dan, AKP’li Kuzu’ya kötü haber geldi: “Burhan Bey başkanlık sistemini komisyona getirme zahmetinde bulunmasın. Geçirmeleri mümkün değil”. Cumhurbaşkanı’nı halkın seçmesinin de kriz yaratacağını söyleyen Batum’a göre Cumhurbaşkanı’nın yetkileri derhal azaltılmalı BDP krizinin ardından 1 Ağustos’ta yeniden çalışmaya başlayacak olan Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun CHP’li üyesi Prof. Dr. Süheyl Batum’a yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle: - Anayasa Komisyonu Başkanı Kuzu, Ağustos ayında Başkanlık sistemiyle ilgili çalışmayı komisyona getireceklerini açıkladı. Tavrınız ne olacak? Biz başkanlık sistemine kesinlikle karşıyız. - Boş yere getirmesin mi diyorsunuz? Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na boş yere kesinlikle getirmesin. AKP’nin bu anayasaya oturmasının vazgeçilmezi de başkanlık sistemi bana göre. Başbakan Erdoğan başkan olmak istiyor. Fakat geçmişi çok iyi biliyor. Demirel cumhurbaşkanı oldu bir daha partisine egemen olamadı. Özal örneği ortada. İstediği, “Başkanlık sistemi gelsin partili bir cumhurbaşkanı olayım”. Aynen Bush’un yaptığı gibi. - Şu anki sistemde cumhurbaşkanını halk seçecek, o da başbakanı atayacak... Bu kavgaya sebebiyet veren şu zaten: Sen cumhurbaşkanı olduğunda bir de başbakan oluyor. O Başbakan Meclis’in güvenini almış bir başbakan ve dolayısıyla bir çatışma çıkıyor. Ukrayna’da, Fransa’da oldu. Ama dediğim gibi BDP bize nasıl “5 maddeyi biz yazalım gerisini siz yazın” diyor, AKP’nin de esas itibariyle masada olma nedeni başkanlık sistemidir. - Komisyondan geçmesine hiç ihtimal vermiyor musunuz? Geçiremezler. Mümkün değil. Çünkü başkanlık sistemi ezeli tecrübeyle sabit ki demokratik bir sistem değil. Burhan Hoca size çok kızacak bunu okuyunca... Çok kızacak ama Burhan Bey olmayanlardan yola çıkarak yapıyor. “Kuvvetler birbirinden ayrı olacak” diyor mesela Sevgili Burhan Kuzu. Ama ABD dışında dünyanın hiçbir ülkesinde yasama, yürütmeyi biribirinden bu şekilde ayırabilmek mümkün olmamıştır. Çünkü aynı partili adam cumhurbaşkanı olur, Meclis’te de kendi çoğunluğu egemen olursa bütün güçler bir elde birleşiyor. Putin’in yaptığı gibi. Olmadığında da aralarında kavga çıkıyor. - Bir başka ilginç duruma AKP Grup Başkanvekili Canikli dikkat çekti ve “Biz zaten fiilen yarı başkanlık sistemine geçtik” dedi. Çünkü cumhurbaşkanını da 2014’te halk seçecek. Sizce iki seçilmişli bir sistemden kriz çıkar mı? Yüzde yüz kriz olur. Ama AKP bir toz bulutu yaratıyor. 2007’de cumhurbaşkanını halkın seçmesi maddesi düzenlenirken biz uyardık. Halk seçsin ama yetkilerini azaltın. Bu yetkilerle bir cumhurbaşkanı ve başbakan... Halk tarafından seçildiğinde birbirine girer dedik. “Yok canım olmaz” dediler. Canikli 5 sene sonra “Çatışma çıkar” diyor. Çıkar tabii. Bu kadar yetkili iki kurum olursa çıkar. Fransa De Galle istedi diye getirdi. Partiler tarafından seçilmişti. “Bunun yerine halk tarafından seçilen birini getiririm. Hem de sadece bir partinin değil bütün seçmenler oy verdiği için hepsinin meşruiyetini taşır. Ben egemen olurum” dedi. 1958 sistemi bunun için getirildi. Fransızlar aşabildi ama başka hiçbir ülke aşamadı. Yunanistan da 75 anayasasında getirdi, 86’da cumhurbaşkanının yetkilerini azalttı. Ukrayna’da Timeşenko ile Yanuseviç birbirlerini dövüyorlar. - Cumhurbaşkanının yetkileriyle ilgili bir düzenlemeyle mi çözmeyi öneriyorsunuz? Parlamenter rejim olacak ve cumhurbaşkanının yetkilerini azaltacağız. Sembolik olacak. Kavga ortamını azaltacağız. Ancak böyle çözülür. Yargıyı gerçek anlamda bağımsızlaştırdığımız takdirde o zaman kuvvetler birbirini gerçekten dengeler. - 2014 seçiminin ardından sizce de yarı başkanlık sistemine geçmiş sayılır mıyız? Başkanlık değil ama yarı başkanlık sayılır. Bir anayasa hukukçusu olarak şunu söylemem lazım. Sonra birileri “Süheyl Batum yanlış söylemiş” demesin. Teknik olarak hala yarı başkanlık sistemi sayılmayacağı doğrudur. Çünkü o sistemde cumhurbaşkanın siyasi olarak tek başına kullanacağı daha başka bazı yetkileri var. Mesela Meclis’i istediği zaman fesh etmek gibi. Türkiye’de bunlar yok şu anda. Vakko çıkıp ‘Ben artık yeni Vakko’yum’ diyebilir mi? - CHP kongresinin sonuçlarını nasıl yorumluyorsunuz? İlk günkü görüntüden “CHP birtakım ilkelerle örülmüş bir parti olduğunu biliyor ve bunu söylemek istiyor” ortaya çıktı. 90 yıllık bir parti. Dünyada ilerlemiş, kalkınmış büyük devletlere baktığınızda kurumların 100-200 yıllık olduğunu görürsünüz. Çikolata bile alsan 200 yıllık kurumdan alıyorsun. Türkiye’de siyasal sistemde 90 yıllık tek kurum CHP’dir. Bunun getirdiği bir birikim, süreç var. Şunu da gördük: Sosyal demokrasiyi Türkiye’de altı okla bütünleştirmezsen çok bir anlam taşımayabilir. 6 okun içinde devrimcilik var, geliştireceksin. 40’ta, 50’de, 70’te kaldım yok. Devrimcilik sürekli olarak ilkelerini güncel koşullara göre değerlendirecek. - Kurultay sonrası “Yeni CHP”nin ortaya çıktığını söylemek mümkün mü? Birileri son yıllarda “90 yılı bırakın, reddi miras yapın. İki yıllık parti gibi olun” dedi. CHP’nin ne kadar kötü yönü varsa bu nedenle onlar vurgulandı. “1930’da yılında senin amcan benim amcamı dövmüştü” dendi. Bakın Türkiye’de Vakko önemli bir kurum. Vakko’nun “Kusura bakmayın, bıraktım ben. Artık yeni Vakko’yum” dediğini düşünebilir misiniz? “Yeni Vakko” dediğinde “Tamam eskiyi bıraktın, bir yıllık Vakko oldun” denilebilmesi mümkün mü? Başbakan çıkıyor, “1923’te şöyle yaptın” diyor, bununla mücadele ediyoruz. Ona bir şey söyleyemiyoruz. “Sen de 1923’te bunu yaptın” diyebileceğimiz bir durum ortada yok. Çünkü sen 2002’de bir proje için kuruldun. Belki 2015’te yoksun bile. - Ulusalcıların partiden tasfiye edildiğini söyleyebilir miyiz Kılıçdaroğlu’nun listesinde? Ben böyle bir sonuç çıkartmıyorum. Ben Genel Başkanın “tasfiye edin” dediğini düşünmüyorum. Çünkü böyle bir şey olsaydı ilk günkü konuşmasında “biz Mustafa Kemal Atatürk’ten geliyoruz, laiklik ilkesi bizim için önemlidir” diye çok belirgin, net mesajlar koymazdı. Ayrıca İlhan Cihaner listeyi delen iki kişiden biri oldu. “GİZEMLİ PORSCHE HATIRASI” Batum’la TBMM’deki makamında ropörtajın ardından bahçeye çıktık. Sayıları çok az olmakla birlikte hâlâ bazı milletvekilleri TBMM’de çalışmasını sürdürüyor. Bahçede Kamer Genç ve Batum bir süre sohbet etti. Ardından geçici plaka taşıyan gizemli bir Porsche Panamara dikkatimizi çekti. Fotoğrafı Porche’nin önünde verirken Batum, “Benim olmadığını yazmayı unutma” diyerek espri yaptı.
Anayasa Uzlaşma Komisyonu üyesi CHP’li Batum’dan, AKP’li Kuzu’ya kötü haber geldi: “Burhan Bey başkanlık sistemini komisyona getirme zahmetinde bulunmasın. Geçirmeleri mümkün değil”. Cumhurbaşkanı’nı halkın seçmesinin de kriz yaratacağını söyleyen Batum’a göre Cumhurbaşkanı’nın yetkileri derhal azaltılmalı BDP krizinin ardından 1 Ağustos’ta yeniden çalışmaya başlayacak olan Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nun CHP’li üyesi Prof. Dr. Süheyl Batum’a yönelttiğimiz sorular ve yanıtları şöyle: - Anayasa Komisyonu Başkanı Kuzu, Ağustos ayında Başkanlık sistemiyle ilgili çalışmayı komisyona getireceklerini açıkladı. Tavrınız ne olacak? Biz başkanlık sistemine kesinlikle karşıyız. - Boş yere getirmesin mi diyorsunuz? Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na boş yere kesinlikle getirmesin. AKP’nin bu anayasaya oturmasının vazgeçilmezi de başkanlık sistemi bana göre. Başbakan Erdoğan başkan olmak istiyor. Fakat geçmişi çok iyi biliyor. Demirel cumhurbaşkanı oldu bir daha partisine egemen olamadı. Özal örneği ortada. İstediği, “Başkanlık sistemi gelsin partili bir cumhurbaşkanı olayım”. Aynen Bush’un yaptığı gibi. - Şu anki sistemde cumhurbaşkanını halk seçecek, o da başbakanı atayacak... Bu kavgaya sebebiyet veren şu zaten: Sen cumhurbaşkanı olduğunda bir de başbakan oluyor. O Başbakan Meclis’in güvenini almış bir başbakan ve dolayısıyla bir çatışma çıkıyor. Ukrayna’da, Fransa’da oldu. Ama dediğim gibi BDP bize nasıl “5 maddeyi biz yazalım gerisini siz yazın” diyor, AKP’nin de esas itibariyle masada olma nedeni başkanlık sistemidir. - Komisyondan geçmesine hiç ihtimal vermiyor musunuz? Geçiremezler. Mümkün değil. Çünkü başkanlık sistemi ezeli tecrübeyle sabit ki demokratik bir sistem değil. Burhan Hoca size çok kızacak bunu okuyunca... Çok kızacak ama Burhan Bey olmayanlardan yola çıkarak yapıyor. “Kuvvetler birbirinden ayrı olacak” diyor mesela Sevgili Burhan Kuzu. Ama ABD dışında dünyanın hiçbir ülkesinde yasama, yürütmeyi biribirinden bu şekilde ayırabilmek mümkün olmamıştır. Çünkü aynı partili adam cumhurbaşkanı olur, Meclis’te de kendi çoğunluğu egemen olursa bütün güçler bir elde birleşiyor. Putin’in yaptığı gibi. Olmadığında da aralarında kavga çıkıyor. - Bir başka ilginç duruma AKP Grup Başkanvekili Canikli dikkat çekti ve “Biz zaten fiilen yarı başkanlık sistemine geçtik” dedi. Çünkü cumhurbaşkanını da 2014’te halk seçecek. Sizce iki seçilmişli bir sistemden kriz çıkar mı? Yüzde yüz kriz olur. Ama AKP bir toz bulutu yaratıyor. 2007’de cumhurbaşkanını halkın seçmesi maddesi düzenlenirken biz uyardık. Halk seçsin ama yetkilerini azaltın. Bu yetkilerle bir cumhurbaşkanı ve başbakan... Halk tarafından seçildiğinde birbirine girer dedik. “Yok canım olmaz” dediler. Canikli 5 sene sonra “Çatışma çıkar” diyor. Çıkar tabii. Bu kadar yetkili iki kurum olursa çıkar. Fransa De Galle istedi diye getirdi. Partiler tarafından seçilmişti. “Bunun yerine halk tarafından seçilen birini getiririm. Hem de sadece bir partinin değil bütün seçmenler oy verdiği için hepsinin meşruiyetini taşır. Ben egemen olurum” dedi. 1958 sistemi bunun için getirildi. Fransızlar aşabildi ama başka hiçbir ülke aşamadı. Yunanistan da 75 anayasasında getirdi, 86’da cumhurbaşkanının yetkilerini azalttı. Ukrayna’da Timeşenko ile Yanuseviç birbirlerini dövüyorlar. - Cumhurbaşkanının yetkileriyle ilgili bir düzenlemeyle mi çözmeyi öneriyorsunuz? Parlamenter rejim olacak ve cumhurbaşkanının yetkilerini azaltacağız. Sembolik olacak. Kavga ortamını azaltacağız. Ancak böyle çözülür. Yargıyı gerçek anlamda bağımsızlaştırdığımız takdirde o zaman kuvvetler birbirini gerçekten dengeler. - 2014 seçiminin ardından sizce de yarı başkanlık sistemine geçmiş sayılır mıyız? Başkanlık değil ama yarı başkanlık sayılır. Bir anayasa hukukçusu olarak şunu söylemem lazım. Sonra birileri “Süheyl Batum yanlış söylemiş” demesin. Teknik olarak hala yarı başkanlık sistemi sayılmayacağı doğrudur. Çünkü o sistemde cumhurbaşkanın siyasi olarak tek başına kullanacağı daha başka bazı yetkileri var. Mesela Meclis’i istediği zaman fesh etmek gibi. Türkiye’de bunlar yok şu anda. Vakko çıkıp ‘Ben artık yeni Vakko’yum’ diyebilir mi? - CHP kongresinin sonuçlarını nasıl yorumluyorsunuz? İlk günkü görüntüden “CHP birtakım ilkelerle örülmüş bir parti olduğunu biliyor ve bunu söylemek istiyor” ortaya çıktı. 90 yıllık bir parti. Dünyada ilerlemiş, kalkınmış büyük devletlere baktığınızda kurumların 100-200 yıllık olduğunu görürsünüz. Çikolata bile alsan 200 yıllık kurumdan alıyorsun. Türkiye’de siyasal sistemde 90 yıllık tek kurum CHP’dir. Bunun getirdiği bir birikim, süreç var. Şunu da gördük: Sosyal demokrasiyi Türkiye’de altı okla bütünleştirmezsen çok bir anlam taşımayabilir. 6 okun içinde devrimcilik var, geliştireceksin. 40’ta, 50’de, 70’te kaldım yok. Devrimcilik sürekli olarak ilkelerini güncel koşullara göre değerlendirecek. - Kurultay sonrası “Yeni CHP”nin ortaya çıktığını söylemek mümkün mü? Birileri son yıllarda “90 yılı bırakın, reddi miras yapın. İki yıllık parti gibi olun” dedi. CHP’nin ne kadar kötü yönü varsa bu nedenle onlar vurgulandı. “1930’da yılında senin amcan benim amcamı dövmüştü” dendi. Bakın Türkiye’de Vakko önemli bir kurum. Vakko’nun “Kusura bakmayın, bıraktım ben. Artık yeni Vakko’yum” dediğini düşünebilir misiniz? “Yeni Vakko” dediğinde “Tamam eskiyi bıraktın, bir yıllık Vakko oldun” denilebilmesi mümkün mü? Başbakan çıkıyor, “1923’te şöyle yaptın” diyor, bununla mücadele ediyoruz. Ona bir şey söyleyemiyoruz. “Sen de 1923’te bunu yaptın” diyebileceğimiz bir durum ortada yok. Çünkü sen 2002’de bir proje için kuruldun. Belki 2015’te yoksun bile. - Ulusalcıların partiden tasfiye edildiğini söyleyebilir miyiz Kılıçdaroğlu’nun listesinde? Ben böyle bir sonuç çıkartmıyorum. Ben Genel Başkanın “tasfiye edin” dediğini düşünmüyorum. Çünkü böyle bir şey olsaydı ilk günkü konuşmasında “biz Mustafa Kemal Atatürk’ten geliyoruz, laiklik ilkesi bizim için önemlidir” diye çok belirgin, net mesajlar koymazdı. Ayrıca İlhan Cihaner listeyi delen iki kişiden biri oldu. “GİZEMLİ PORSCHE HATIRASI” Batum’la TBMM’deki makamında ropörtajın ardından bahçeye çıktık. Sayıları çok az olmakla birlikte hâlâ bazı milletvekilleri TBMM’de çalışmasını sürdürüyor. Bahçede Kamer Genç ve Batum bir süre sohbet etti. Ardından geçici plaka taşıyan gizemli bir Porsche Panamara dikkatimizi çekti. Fotoğrafı Porche’nin önünde verirken Batum, “Benim olmadığını yazmayı unutma” diyerek espri yaptı.
Ajanslar tarafından eklenen tüm haberler, sitemizin editörlerinin müdahalesi olmadan ajans kanallarından çekilmektedir. Bu haberlerde yer alan hukuki muhataplar haberi geçen ajanslar olup sitemizin hiç bir editörü sorumlu tutulamaz...
Habere ifade bırak !
Bu habere hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.