BİLİMİN DEĞİL İKTİDARIN EMRİNDEKİ YÖK KALDIRILMALIDIR!

DİĞER (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 06.11.2012 - 00:00, Güncelleme: 17.02.2023 - 08:17 3485+ kez okundu.
 

BİLİMİN DEĞİL İKTİDARIN EMRİNDEKİ YÖK KALDIRILMALIDIR!

   Burdur Eğitim-İş Sendikası Yaptıgğı açıklamada: 12 Eylül faşist darbesinin bilim kurumlarının ve bilimsel eğitimin başına bela ettiği YÖK, bugün de ileri demokrasiyi savunduğunu iddia eden, baskıcı iktidarın emrinde, karşı devrimci sivil darbenin kalelerine komutanlık etmektedir. Cumhuriyetin, aydınlanma devriminin ışığından korkanlar, üniversitelerimizde bilim üretmek yerine hurafelere taş çıkartan, dünyayı güldüren çalışmalara imza atmaktadırlar.          Üniversitelerin görevi bilim üretmek, bilimin aydınlığını ülkemize yaymak, gençlerimizi geleceğe hazırlamaktır. Bireyin ve aklın özgürleşmesi, cehaletin sona erdirilmesi için çalışmaktır. Bilimin ve bilginin verdiği cesaretle cehaletin ve karanlığın üstüne yürümektir. Cahil ve küstahların yönetsel egemenliğine karşı dimdik ve kararlı bir duruş sergilemektir.          Ele geçirmeden önce YÖK’e savaş açanlar, bu kurumu ele geçirdikten sonra seslerini çıkarmamaktadırlar. Sanki sihirli bir el dokunmuş gibi YÖK, birden bire çok demokratik bir kurum haline geldi. 12 Eylül’le hesaplaşmak gibi bir iddiayla yola çıktıklarını söyleyenlerin 12 Eylül’ün en antidemokratik kurumu olan YÖK’e hiç değinmemeleri oldukça manidardır.         Şimdi de siyasal iktidar yeni bir Yüksek Öğrenim Yasası hazırlayarak üniversiteleri emperyalizmin küreselleşme politikası çerçevesinde cemaatlere ve çok uluslu sermayeye açma girişimlerine başlamıştır.         Yeni yasa taslağında bir anlamda yüksek öğrenimin özelleştirilmesinde yeni bir adım atılmaktadır. Vakıf üniversiteleri kılıfına gerek kalmadan doğrudan özel üniversitelerin kurulması sağlanarak üniversiteler ticarethaneye, bilim ticari bir mala, öğrenci müşteriye, öğretim üyesi de satış elemanına dönüştürülecektir. Üniversite mütevelli heyetine en çok vergi veren ya da üniversiteye en çok bağış yapanlardan bir kişinin de seçilecek olması oldukça anlamlıdır.         Yasa taslağında yabancı üniversitelerin Türkiye’de yatırım yapabilecek olması da oldukça düşündürücüdür.         Üniversitelerin halkımızın ve Cumhuriyetimizin beklentilerine yanıt verebilmesi için hem mali yönden, hem de bilimsel yönden özerk olması gerekmektedir. Öyle olmalıdır ki, hiçbir iktidar, üniversiteleri kendi siyasi emellerine alet edemesin. Oralar bilimin ve eğitimin kaleleri olsun. Halbuki, günümüzde bilim ve eğitim yuvası olması gereken üniversitelerimiz, tarikat, cemaat ve siyaset işbirliğiyle medreselere dönüştürülmeye çalışılmaktadır. Siyasi iktidarın eli ve gölgesi Demokles’in kılıcı gibi hep üniversitelerimizin, bilim insanlarımızın tepesinde durmaktadır.         Eğitim-İş  olarak, 12 Eylül faşizminin ürünü olan YÖK’ün kaldırılmasını istiyoruz. Ancak anlaşılan odur ki, siyasal iktidar yeni yasa taslağı ile özerklik adı altında üniversiteleri tamamen cemaat ve sermeyenin kontrolüne devretmeyi düşünmektedir.  Siyasal iktidarların bilimi katletmek için kullanacakları kaleler oluşturulmasına asla izin verilmemelidir. Üniversitelerimiz, mali ve bilimsel özerkliğe kavuşturulmalı, bilim üreten çağdaş kurumlar olarak görev yapmalıdır.                                                                                                                                                                                                                                        
   Burdur Eğitim-İş Sendikası Yaptıgğı açıklamada: 12 Eylül faşist darbesinin bilim kurumlarının ve bilimsel eğitimin başına bela ettiği YÖK, bugün de ileri demokrasiyi savunduğunu iddia eden, baskıcı iktidarın emrinde, karşı devrimci sivil darbenin kalelerine komutanlık etmektedir. Cumhuriyetin, aydınlanma devriminin ışığından korkanlar, üniversitelerimizde bilim üretmek yerine hurafelere taş çıkartan, dünyayı güldüren çalışmalara imza atmaktadırlar.          Üniversitelerin görevi bilim üretmek, bilimin aydınlığını ülkemize yaymak, gençlerimizi geleceğe hazırlamaktır. Bireyin ve aklın özgürleşmesi, cehaletin sona erdirilmesi için çalışmaktır. Bilimin ve bilginin verdiği cesaretle cehaletin ve karanlığın üstüne yürümektir. Cahil ve küstahların yönetsel egemenliğine karşı dimdik ve kararlı bir duruş sergilemektir.          Ele geçirmeden önce YÖK’e savaş açanlar, bu kurumu ele geçirdikten sonra seslerini çıkarmamaktadırlar. Sanki sihirli bir el dokunmuş gibi YÖK, birden bire çok demokratik bir kurum haline geldi. 12 Eylül’le hesaplaşmak gibi bir iddiayla yola çıktıklarını söyleyenlerin 12 Eylül’ün en antidemokratik kurumu olan YÖK’e hiç değinmemeleri oldukça manidardır.         Şimdi de siyasal iktidar yeni bir Yüksek Öğrenim Yasası hazırlayarak üniversiteleri emperyalizmin küreselleşme politikası çerçevesinde cemaatlere ve çok uluslu sermayeye açma girişimlerine başlamıştır.         Yeni yasa taslağında bir anlamda yüksek öğrenimin özelleştirilmesinde yeni bir adım atılmaktadır. Vakıf üniversiteleri kılıfına gerek kalmadan doğrudan özel üniversitelerin kurulması sağlanarak üniversiteler ticarethaneye, bilim ticari bir mala, öğrenci müşteriye, öğretim üyesi de satış elemanına dönüştürülecektir. Üniversite mütevelli heyetine en çok vergi veren ya da üniversiteye en çok bağış yapanlardan bir kişinin de seçilecek olması oldukça anlamlıdır.         Yasa taslağında yabancı üniversitelerin Türkiye’de yatırım yapabilecek olması da oldukça düşündürücüdür.         Üniversitelerin halkımızın ve Cumhuriyetimizin beklentilerine yanıt verebilmesi için hem mali yönden, hem de bilimsel yönden özerk olması gerekmektedir. Öyle olmalıdır ki, hiçbir iktidar, üniversiteleri kendi siyasi emellerine alet edemesin. Oralar bilimin ve eğitimin kaleleri olsun. Halbuki, günümüzde bilim ve eğitim yuvası olması gereken üniversitelerimiz, tarikat, cemaat ve siyaset işbirliğiyle medreselere dönüştürülmeye çalışılmaktadır. Siyasi iktidarın eli ve gölgesi Demokles’in kılıcı gibi hep üniversitelerimizin, bilim insanlarımızın tepesinde durmaktadır.         Eğitim-İş  olarak, 12 Eylül faşizminin ürünü olan YÖK’ün kaldırılmasını istiyoruz. Ancak anlaşılan odur ki, siyasal iktidar yeni yasa taslağı ile özerklik adı altında üniversiteleri tamamen cemaat ve sermeyenin kontrolüne devretmeyi düşünmektedir.  Siyasal iktidarların bilimi katletmek için kullanacakları kaleler oluşturulmasına asla izin verilmemelidir. Üniversitelerimiz, mali ve bilimsel özerkliğe kavuşturulmalı, bilim üreten çağdaş kurumlar olarak görev yapmalıdır.                                                                                                                                                                                                                                        
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve burdurilkadim.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.