Kalemşak yazıyor...Zafer Danacı’nın Ekibi Yine Tarih Yazdı: Notalardan Taşan Bir Gönül Gecesi

Yine aynı kadro, yine aynı emek… Ve yine notalardan süzülen sözlerin sihriyle büyülenen bir gece…

Zafer Danacı’nın Ekibi Yine Tarih Yazdı: Notalardan Taşan Bir Gönül Gecesi Yine aynı kadro, yine aynı emek… Ve yine notalardan süzülen sözlerin sihriyle büyülenen bir gece… Türk Sanat Müziği, bir kez daha gönülleri fethetti. Mehmet Akif Ersoy Konferans Salonu, bu defa yalnızca bir konserin değil, sanatla yoğrulmuş bir tarih anının tanığı oldu. Zafer Danacı ve kıymetli ekibi, sadece sahneyi değil, gönülleri de fethederek adeta tarihe bir imza daha attı. Salonun loş ışıkları altında yankılanan her melodi, geçmişin zarafetini bugünün ustalığıyla harmanladı. Dede Efendi’den Şevki Bey’e, Hacı Arif Bey’den Münir Nurettin’e kadar nice üstatların ruhu dolanıyordu adeta salonun sütunları arasında. O anlarda zaman durdu, mekân unutuldu, sadece musiki konuştu. Koronun muhteşem uyumu, her nefeste işlenmiş bir sabır ve incelikle salona yayıldı. Nağmeler, adeta ipek bir dokuma gibi ses perdelerinde örüldü. Solo sanatçılar ise gecenin yıldızlarıydı. Her biri, sesiyle ayrı bir hikâye anlattı. Kimisi içli bir hicazla geçmişe dokundu, kimisi uşşakla aşkın en derin yerine çağırdı. Seyirci, alkışlarıyla yalnızca beğenisini değil, aynı zamanda duyduğu minneti ve hayranlığı sundu. Çünkü o gece, bir konserden fazlasıydı. O gece, bir kültür nöbetiydi. O gece, Türk Musikisi’nin kalbinin attığı yerdi. Emekle, disiplinle, sevdayla hazırlanmış her eser; sahneden seyirciye değil, yürekten yüreğe ulaştı. Zafer Danacı’nın liderliğinde şekillenen bu müzikal birliktelik, sadece bir sanat gösterisi değil; bir mirasın, bir medeniyetin ve bir estetiğin sahnedeki yansımasıydı. Evet… Zafer Danacı ve ekibi yine tarih yazdı. Hem sahnede, hem notalarda, hem de gönüllerde... Hüseyin Yıldız (Kalemşah) Kültür ve Turizm Bakanlığı Halk Şairi