Gözleri açıktı.
Ama bakmıyordu.
Belki de ölüm, ilk kez bu kadar canlıydı.
Henüz yirmi beşinde bile değildi.
Ama bedeninden çok daha önce,
Ruhu çürümüştü.
Yalnız değildi aslında.
Etrafında binlerce kişi vardı.
Ama bir kişi bile yoktu.
Çünkü bazen kalabalık, en derin yalnızlıktır.
Ellerini cebine sokmuştu,
Sanki üşüyordu…
Hayır.
Bu soğuk, havadan değil.
Bu, toplumun damarlarında gezen buz gibi kayıtsızlıktı.
Birden…
Başını bile eğmeden,
Yere değil,
Hiçliğe düştü.
Öylece...
Sırtüstü…
Gözleri açık…
Karanlığa…
Ve biliyor musunuz?
Toprak bile titremedi.
Çünkü bu toprak,
Artık alıştı genç bedenleri sessizce yutmaya. Sizin gibi.!
Yanına eğildim.
"İyi misin?" dedim.
Cevap yoktu.
Çünkü sorulacak sorular çok gecikmişti.
Bu, son soruydu.
Ve artık cevabı olmayan bir hayata sorulmuştu.
Ambulans geldi.
Görevliler ilk darbeyi attı:
Ayağıyla dürttüler.
Yüzlerinde sadece bir mimik vardı:
Tiksinti.
Hayır, bonzaiden değil.
İnsandan tiksinir gibi…Herşeyden Herkesten..
İnsanlık orada öldü aslında.
Bu çocuğun düşüşü değil,
Bir medeniyetin çöküşüydü o an.bu
Tutanağa "EX" yazdılar.
Kuru.
Soğuk.
Simsiyah bir mürekkep.
O mürekkep,
Bir annenin sütüyle yazdığı masumiyetin üzerine serpildi.
Telefon çaldı.efkarlı bir fon müziği ile..
Zamanın bile korkarak baktığı bir ses:
“Oğlum neredesin?”
Polis açtı.
Boğazı düğümlendi,
Ama yine de söyledi:
"Oğlunuz…sey .. düştü."
Ama bu bir yere düşmek değildi.
Bu, var olmaktan veya yok düşmesiydi.
Bu, "artık sen yoksun" demenin başka yoluydu.
Ve sonra sessizlik…
Simsiyah bir sessizlik…
İçinde çığlıklar saklı…
Tabut kadar sessiz…
Mezar kadar derin…
O artık hep 25.
Ne saçları ağaracak,
Ne çocukları olacak,
Ne de hayalleri tamamlanacak.
Yarım bir cümle gibi kalacak.
Sonuna nokta bile konulmadan.
Çünkü bazı hayatlar,
Tasnif edilemeden biter.
Ve bazen insanlar ölmez,
Toplum onları gömer.
Bonzaiydi.
Adı çiçek, etkisi zehir.
Bir fısıltı gibi giriyor gençlerin kulağına:
"Bir kereden bir şey olmaz..."
Ama o bir kere,
Bir ömürlük mezar kazıyor.
Uyarı değil bu.
Bu bir çığlık.
Bu bir tokat.
Bu bir mezar taşı yazısıdır:
“Ellerim cebimdeydim.
Beni duyun istedim.
Ama herkes sessizdi.
Ben de sessizliğe düştüm Anne...”