Onlar…
Dava derler, sözleri yüce görünür. Ama hakikatte davanın yükünü değil, çıkarlarının hesabını taşırlar.
Toprak tükenir se havayı bile satarlar; çünkü onların yüreğinde ne kutsal vardır ne de mukaddes.
Mecnun kılığına bürünürler. Hâllerine bakıp aldanırsınız; sanırsınız ki sadakatle yanar, bir idealin peşinde koşarlar. Oysa gönüllerinde sevda değil, menfaat vardır.
Ve işte o an gelir…
Gözleri bir menfaat ışığı gördüğünde, Leyla’yı bile satarlar. Ne aşk kalır geriye, ne de vefa…
Oysa insanın en büyük imtihanı, menfaat karşısındaki duruşudur. Sadakat, karanlıkta belli olur; samimiyet, çıkarın olmadığı yerde ölçülür.
Menfaate göre yön değiştirenler, aslında kendi ruhlarını satılığa çıkaranlardır.
Ey okur!
Unutma ki, hakikat her daim maskeleri düşürür. Aldanma mecnun hallerine… Çünkü hakiki Mecnun, Leyla’sını menfaate kurban etmeyen kişidir.
Mustafa ŞiMŞEK